MKE Ankaragücü – Beşiktaş maçının ardından yaşanan olayları değerlendiren Uğur Meleke, “Sahada futbolcunun can güvenliği yokken tribünde benim can güvenliğim olabilir mi? Bu Passolig ne işe yarar sahi? E-bilet uygulamasını tribündeki suçluyu suçsuzdan ayırmak için çıkarmadınız mı? Neden hâlâ tribün kapatılıyor öyleyse? Şimdi deniliyor ki talimata göre Josef’in kırmızı kartı iptal edilemez ve görüntülerden ceza verilemez. E bir zahmet şu talimatı değiştirin öyleyse!” ifadelerini kullandı.
1- Jesus, “Türkiye liginde çok fazla iyi futbolcu ve iyi oynayan takım var. Burada her maç zor” diyor. Haklı ise neden Avrupa’da başarısızız?
MEHMET ARSLAN: TEMASLI OYUNA HAKEMLER iZiN VERMiYOR
Süper Lig’de bir zamanlar İstanbul deplasmanına gelen her takım 1 puanı başarı kabul ederdi. Ama bu kabulleniş, genç teknik adamlar ve yabancı futbolcu sayısının artmasıyla birlikte değişti. Futbolun güzel yanı, skorun bilinmezliği. Artık bu dönemi yaşıyor Süper Lig. Bu anlamda Jesus’a katılıyorum. Ama hâlâ durarak oynuyoruz, yavaş oynuyoruz. Temaslı oyuna hakemler izin vermiyor. Ve futbolcular en küçük temasta kendini yere bırakıyor. Oyuna ve profesyonelliğe yaklaşım sorunu yaşıyorlar. Evet futbol, teknik, taktiğin ağır bastığı bir oyun. Ama Türkiye’de rakibe temasa izin verilmediği, en küçük temasta düdük çalınıp, oyuncu kendini yere bıraktığı için, Avrupa kupalarında sıkıntı kendini gösteriyor. Bunun dışında Süper Lig, gerçekten süper.
GÜNTEKiN ONAY: SERT VE DÜŞÜK TEMPOLU
Bu lig sert oynanan ve birçok takımın sadece rakibi bozmaya çalıştığı bir lig. Oyun çok sık duruyor, tempo düşük. O yüzden maç kazanmak kolay değil ancak taktiksel zenginlik ve akıcılıktan yoksun bir futbol var. Pas kalitesi düşük. Basit top kayıpları fazla. Bu açıdan bakınca Jorge Jesus’a katılmak mümkün değil.
UĞUR MELEKE: BASiT ÖNLEMLERi DAHi ALACAK iRADE YOK
Evet, Süper Lig’in futbolcu kalitesi belki Belçika, Rusya, Yunanistan gibi muadillerinden ilerisinde. Ancak ligin oyun standardını ve temposunu yükseltemiyoruz, zira bunun için basit önlemleri dahi alabilecek bir akıl ve irade yok ülkede. Oyun çok fazla duruyor, bir TFF de çıkıp “Sakatlanan futbolcu zorunlu olarak kenara gidecek, bir sonraki düdüğe kadar da oyuna giremeyecek” kararı alamıyor. Yayın havuzundan beraberliğe galibiyetin yarısı kadar ödül vermenin saçmalığını, bunun üçte birine düşürülmesi gerektiğini kavrayamadılar maalesef. Senin ligin zaman çalma üzerine kurulu olunca, Avrupa’daki rakiplerinle tempo ve devamlılık anlamında yarışamıyor, başarısız oluyorsun haliyle.
FIRAT AYDINUS: GÜÇ FARKI AZALDI
Takımlar arasında makas daraldı. Artık her takımda bireysel becerisi yüksek olan birden fazla oyuncu görebiliyoruz. Takımlar, yeni jenerasyon teknik adamlarla birlikte taktik ve teknik değişim sürecinde. Jorge Jesus tarafından bizim futbol iklimimizde yapılan bir analiz. Dolayısıyla ülke sınırlarını kapsayan bir yorum. Avrupa’daki son yıllardaki düşüşümüz ve futbol olarak ayak uyduramamamızın sonuçları net ortada.
2- Ankara’da bir taraftar sahaya girdi, Salih Uçan’a vurmaya çalıştı ve serbest kaldı. Josef’e çıkan kırmızı kart da tartışılıyor. Siz ne dersiniz?
UĞUR MELEKE: HiÇBiR FAiL LAYIKIYLA CEZALANDIRILMADI
Süper Lig futbolcularının yerinde olsam, bu hafta maçları beş dakika geç başlatırım. Bu ülkede Fenerbahçe takım otobüsü kurşunlandı, Burak suratından çakıyla yaralandı, Fernandes’e saha içinde tekme atıldı, Volkan Bayarslan yumruklandı, Yüksel Yeşilova bıçaklandı. Hepsi sahanın tam içinde oldu. Hiçbir fail layıkıyla cezalandırılmadı. Her suç, teröristlerin yanına kaldı. Sahaya dalınıp futbolcu tekmelenebilen ve ondan 12 saat sonra kahramanlar gibi serbest kalınan bir ülkede, siz tribüne maça gider misiniz Allah aşkına? Ben gitmem…
BU PASSOLiG NE iŞE YARAR SAHi?
Sahada futbolcunun can güvenliği yokken tribünde benim can güvenliğim olabilir mi? Bu Passolig ne işe yarar sahi? E-bilet uygulamasını tribündeki suçluyu suçsuzdan ayırmak için çıkarmadınız mı? Neden hâlâ tribün kapatılıyor öyleyse? Şimdi deniliyor ki talimata göre Josef’in kırmızı kartı iptal edilemez. Talimata göre görüntülerden ceza verilemez. E bir zahmet şu talimatı değiştirin öyleyse! Sovyetler Birliği bölündü, Almanya birleşti, cep telefonu icat edildi ama şu Türk futbolundaki ilkel disiplin talimatnamesi bir türlü sıfırdan yazılamadı. Pes doğrusu.
GÜNTEKiN ONAY: JOSEF’E CEZA ANLAMSIZ OLUR
Adamın biri sahaya girip uçan tekmeyle Beşiktaşlı oyunculara saldırıyor. Josef de saldırganı tutup kenara atıyor. Josef tribüne çıkıp da birine vurmuyor. Empati yoksunu bazı art niyetli kişiler Josef’in ceza almasını istiyorlar. Beşiktaş’ın bu hafta Başakşehir ile maçı var. Emre Belözoğlu’na gidin sorun o dahi Josef’in ceza almasının anlamsız olduğunu söyleyecektir.
FIRAT AYDINUS: KURALLAR VE ViCDANLAR
Buna benzer olaylara yurt dışında alınan karar ve yaptırımları gözden geçirmeliyiz. Örnek kararlar bizim için de emsal teşkil etmeli. Josef konusu kurallar ile vicdanlar arasında sıkışıp kalmış bir olay. Alınan karar her zaman tartışılıp örnek gösterilecek. Hakem raporu doğrultusunda önce PFDK, ardından çıkacak cezaya göre de Tahkim Kurulu’na itiraz edilmesi durumunda zor bir süreç bekliyor.
MEHMET ARSLAN: SUÇLULAR SERBEST KALMAMALI
Skandal! Daha başka ne diyebilirim ki. Sahaya girişi engellemiyorsunuz. Sahaya giren oyuncuya saldırıyor. Oyuncu kendini ya da arkadaşını koruduğu için ceza alıyor. Saldırgan hiçbir yaptırımla karşılaşmadan elini kolunu sallayarak evine gidiyor. Efendim kural böyleymiş. Cezalandırılmayan her yasa dışı eylem, suçluyu suça teşviktir. Bu sorunun en güzel yanıtını Hakem Konseyimiz verdi. Kamu vicdanı bunu kabul etmiyor. Josef’e beraat.
3- G.Saray, bu sezon üçüncü kez son dakikalarda kopardı 3 puanı. İcardi ve Kaan söylentileri için yorumunuz nedir? G.Saray’ın ihtiyacı bunlar mı?
FIRAT AYDINUS: MÜCADELECi AMA SKORA RAHAT GiDEMEYEN BiR TAKIM
Galatasaray’ın üçüncü kez son dakikalarda maçı koparmasına iki farklı yorum getirilebilir: İlki, maçları taraftarına rahat seyrettirme imkanı tanımayan ve bir türlü skora gidemeyen… İkincisi, azmini, kazanma hırsını son dakikaya kadar taşımayı becerebilen takım hüviyeti sergilemesi. Mevki anlamında bakılırsa Kaan Ayhan ihtiyacı karşılayabilir kapasitede. Mauro İcardi ise rekabeti maksimum seviyeye çıkaracak ek bir güç olur.
MEHMET ARSLAN: iCARDi VE KAAN AYHAN BÜYÜK KATKI YAPAR
Harika bir Süper Lig maçıydı. Heyecandan hop oturup hop kalktığımız bir 90 dakika. Ve daha da ötesi gelişme kaydeden, 10 kişi ile harika bir 45 dakika çıkaran Galatasaray vardı sahada. Üstelik çok kötü bir hakem performansı da karşılarındaydı. Torreria, Oliveria ve Mertens takımın çehresini değiştiren transferler. Bu 3 transferde tam isabet sağladılar. Mauro İcardi ve Kaan Ayhan da benzer etkiyi sağlayacak kapasitede oyuncular. Zirveye oynayan bir Galatasaray umutlarına çok katkı yapacaklardır.
UĞUR MELEKE: GALATASARAY’IN KADROSU HÂLÂ DERiN DEĞiL
Galatasaray’ı bu sezon ilk kez bu kadar derli toplu gördüm, özellikle 11’e 11 oynanan 45 dakikalık bölüm sarı kırmızılılar için pozitif sinyaller içeriyordu. Kerem-Yunus çizgiye yapışmadılar, daha fazla merkezde buluştular topla. Torreira gelince Oliveira özgürleşmiş. Ancak Galatasaray’ın kadrosu hâlâ derin değil. Bazı pozisyonlar çok sığ. Kaan ve İcardi transferlerini gerçekleştirebilirlerse elbette isabetli olur. Stoper ve santrfor dışında bence bir alternatif kanat hücumcusu ihtiyaçları da var.
GÜNTEKiN ONAY: DAHA AKICI VE AKILCI BiR OYUN OYNANMASI ŞART
Galatasaray’ın 10 kişiyle ortaya koyduğu kazanma arzusu ve mücadele gücü övgüyü fazlasıyla hak ediyor. Okan Hoca 3 Türk oyuncu oynatma zorunluluğundan sorun yaşasa da maçın son bölümünde dinamizmi arttırarak takımını 3 puana taşıdı. Galatasaray taraftarı bu mücadele gücünden memnun. Ancak daha akıcı ve akılcı bir oyun oynanması şart.
4-3 yıl önce 18 milyon Euro ya Lille’e satılan Yusuf Yazıcı, Trabzon’a geri döndü. Dev kulüplere gitmesi beklenen Yusuf nerede hata yaptı?
MEHMET ARSLAN: AVRUPA’YA AÇILMAK HER OYUNCUNUN HARCI DEĞiL
Türkiye’de futbol tutkusu bazen hastalıklı bir hal alıyor. Yusuf bunu en yakından yaşayan oyunculardan biri. Taraftar, kendi hayalini yaşamak için, futbolcunun takımdan ayrılmasını bir ihanet olarak görüyor. Trabzon’dan ayrıldığında aldığı tehdide varan mesajları yakından biliyorum. O psikoloji ile aylarca mücadele etti Yusuf. Kaldı ki, başarısız olduğu konusuna da katılmıyorum. Ondan Messi ya da Ronaldo olmasını bekliyorduk. En zorlu 5 ligin birinde Burak Yılmaz ve Zeki Çelik’le birlikte harikalar yarattı. Manşetlerden inmedi Yusuf Yazıcı. Onun yaptığını yapmak, Türkiye’de yıldız oyuncuyken, Avrupa’ya açılma riskini göze almak her futbolcunun harcı değil.
UĞUR MELEKE: CSKA YERiNE BiR FRANSA EKiBiNE GiTSE SiSTEM iÇiNDE KALIRDI
Yusuf’un hikayesinde iki temel sorun yaşandı: Birinci problem Yusuf’un ne tam anlamıyla bir on numara, ne de forvet olması. Talisca’ya benzetiyorum ben onun rolünü. En iyi performansını ikinci santrfor rolüyle veriyor, yay üzerine yakalayınca affetmiyor ama onun için de takımının 4-4-2 oynaması lazım. Bir diğer sorun da bence Rusya seçimiydi. Beş büyük ligde kalmak istiyorsanız bu tercihleri dikkatli yapmanız lazım. CSKA’ya gitmek yerine mütevazı bir Fransız ekibine kiralansa sistem içinde kalabilirdi.
GÜNTEKiN ONAY: TRABZON YUSUF HAMLESiYLE BÜYÜK GÜÇ KAZANDI
YUSUF Fransa’da iz bıraktı ancak devamlılık sağlayamadı. Tekrar Trabzon’a dönmesinde duygusal bir yaklaşım olduğu gerçeğini de kabul etmek gerekiyor. Formda bir Yusuf Yazıcı, Trabzonspor’un hücumdaki yaratıcılık sorunlarını büyük ölçüde çözer. Bence Trabzonspor Yusuf hamlesiyle büyük güç kazandı.
FIRAT AYDINUS: AVRUPA DEVLERiNDE OYNAMAK iÇiN SADECE YETENEK YETMEZ
Yetenek bir yere kadar sizi taşır. Avrupa’da sisteme, antrenman tekniklerine, takım yapılarına ve sosyal yaşama adaptasyon zor demek ki. Bunlar için yetenekten daha fazlası gerekiyor. Sıçrama yapabilmek için tek başına yetenek yetmiyor. Ülkemizde kabul görüyor olsa da yurt dışında basamak atlamak ve dev takımlarda rol alabilmek için çok daha fazlasını istiyor ve bekliyorlar.