Danimarka’daki Aarhus Üniversitesi’nde bulunan Cümbüş Maksatlı Endişe Laboratuvarı, endişe sineması izlemenin tesirlerini araştırdı.
Laboratuvarın eş yöneticisi Mathias Clasen, Euronews Culture’a verdiği demeçte, yaptıkları çalışmalarda insanların endişeyle oynama tecrübelerinin sağlıklı göründüğünü ve dehşet sinemalarının potansiyel olarak bir “ilaç” misyonu görebileceğini keşfettiklerini belirtti.
Clasen, “Anksiyetesi olan kimi bireyler belgisiz ve denetim edemedikleri bir makus his bulutunda yaşıyor. Fakat bir endişe sineması izlerken, endişeyi kendiniz seçmiş oluyorsunuz. Kalbinizin neden çarptığını ya da midenizde neden kelebekler uçuştuğunu tam olarak biliyorsunuz” dedi.
Clasen, “İlginç bir ampirik gerçek var, o da endişe tipinin pandemi sırasında gişe hissesi açısından evvelki tüm rekorları kırması. Yani, dünya çapında gizemli bir hastalık, ve her türlü berbat şey olurken, dünya korkutucu ve öngörülemez hale gelmeye başladığında, o anda beşerler dehşet öykülerine yöneldi. Gerçekliğin dehşetiyle başa çıkmak için bu tıp şeyleri kullandık” diye konuştu.