Canan Yener Reçber’in moderatörlüğünde Gazeteciler Hale Kaplan, Nuriye Çakmak Çelik, Okan Müderrisoğlu ve Mehmet Acet’in sorularını yanıtlayan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında satır başları şöyle:
ODESSA SALDIRISI VE TAHIL SEFKİYATI
“Aralıksız ağır temas ve müzakere yürüttük. Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihracına yönelik mütabakatın İstanbul’da imzalanmasını sağladık. Vahim boyutlara ulaşmakta olan besin krizinin tesirleri hafiflemeye başlayacak. Bilhassa en az gelişmiş ülkelerin üzerindeki baskı azalacak, kıtlıklar önlenecek.
Bizim de memnuniyetle karşıladığımız konular. Planın operasyonel boyutu İstanbul’dan organize edilecek. Ukrayna’ya giden ve oradan gelen gemilerin emniyetli seyrine birlikte istikamet verilecek. Yürütülen görüşmeler hassas bir halde devam etti.
Maalesef Odessa saldırısını istek etmezdik lakin oldu. Herkesten attığı imzaları, üstlendikleri sorumluluklara nazaran hareket etmelerini istiyoruz. Ağır bir formda trafiği artırdık. Bu türlü bir şeyin olması bizi üzüyor. Buradaki başarısızlık hepimizin aleyhine olacaktır. Biz muahedeyi hayata geçirmeye kararlıyız.
Savaşın başından beri önceliğimiz ateşkesin akabinde sürdürülebilir barışın sağlanması. Umarım bunu da başarırız.
“İSVEÇ VE FİNLANDİYA BİZDEN TAVİZ BEKLEMESİN”
Her şeyden evvel, PKK, PYG, YPG ile FETÖ’ye takviye verilmeyeceğini, kırmızı çizgimiz olduğunu hatırlattık. Tepe bildirisinde de bu taahhüt ve teyit edildi, taviz verilmesini kimse bizden beklemesin dedik. NATO kayıtlarına bu terör örgütlerinin girmiş olması, Madrid doruğunun en başarılı yanıdır.
Uluslararası en kıymetli pozisyonda bulunan NATO’da bu terör örgütleri yer almamıştı. Somut beklentilerimiz var. İsveç’in caddelerinde polis müdafaasında bunlar şov yapıyor, kendi paçavraları ellerinde, kelamda başkanlarının posterleriyle… Fakat İsveç vatandaşının sağ duyusu da ortada. Erdoğan istiyorsa, bunların verilmesi lazım diyor. Aklı selimin gereği de bu.
Oradaki iltisaklı yapıların da kapatılması gerekiyor. Bunları da istedik, soruşturma, iade… Bunlara karışanlardan, şayet sermaye, para noktasında imkanı olanlar varsa bunlara da el konulması ve iade edilmesi bizden de isteniyor. Orada da mal varlığı dondurma taleplerimize de yanıt bekliyoruz. Dışişleri ve ilgili kurumlar bunun takibini yapıyor ve bundan taviz yok.
“NATO’YA GİRİŞ O DENLİ SÜRATLİ OLMUYOR. SÜREÇ İŞLİYOR. MADRİD’DEKİ BİR DAVETTİR”
Teröre takviyenin sonlandırılması için atılan adımların muhasebesi ortaya konulacak. Türkiye’den katiyetle bu hususta bir taviz beklenmesin. Gittik oraya geldik, teröristler şov yapıyor İsveç’te. Yani somut adım atmaktan şu anda çok uzakta görünüyorlar. Terör örgütü uzantılarını ülkemiz aleyhine faaliyette bulunmakta alıkoymadıkları sürece bizden olumlu cevap beklemesinler.
NATO’ya giriş o denli süratli olmuyor. Süreç işliyor. Madrid’deki bir davettir. Onama değildir. Sonucunu de bu aksiyonlar belirleyecek. Caddelerinizde teröristleri yürütürseniz. Biz de olanları takip ediyoruz. Yalnızca İsveç ve Finlandiya değil, Almanya, Fransa da öteki İskandinav ülkeleri de bu türlü.
İRAN VE RUSYA İLE SURİYE HAKKINDA
Astana formatında 7. üçlü tepeyi İran’da gerçekleştirdik, ikili ilgilerimizi ele aldık. Görüşmelerde ikili ticaret hacmimizi 30 milyar dolara çıkarma amacımız var. Şu anda Covid ile düştü. Şu anda 7,5 milyar dolar. Bu yakışmıyor. Bunu hızla tekrar oraya çıkarmamız lazım. Bu işi halletmek için avantajlarımız var, oradan petrol, doğalgaz alıyoruz. Bunu artırmamız halinde bu sayısı yakalarız.
Bu yılın birinci yarsında 8 milyar doları yakaladık. Bunu yıl sonuna kadar katlayabiliriz. Aramızdaki görüşme samimi geçti, bu adımı atmamız lazım dedik. 8 muahedeyi da imzalamak suretiyle tamamlamış olduk. Sayın Putin ile olan görüşmemiz çok daha farklı geçti. Şu anda Putin-Zelenski olayında biz çok değerli bir rol oynuyoruz. Kimseye düşman olarak bakmıyoruz. Bakışımızla her iki tarafın da samimi yaklaşımını getiriyor.
Savaşın yarattığı şartlar ve ortamızda birtakım mevzularda uyuşmazlıklar var. S-400 konusunda dünyanın bakışını paylaşmadık, inandığımız neyse onu yaptık. Rusya ile karşılıklı çıkarlar ile ilgimizi sürdürdük. Sayın Putin ile Suriye olayını istişare ettik. Siyasi tahlil açısından çok kıymetli görüyorum. Bir numaralı husus terörle çabaydı. Suriye, terör örgütlerinin yuvası olmuş durumda. Fırat’ın batısı ve doğusunda PKK, YPG, sivillere ve ülkemize yönelik ataklarına devam ediyor. Tepe sırasında Putin ve Reisi’ye anlattım.
YUNANİSTAN VE MİÇOTAKİS HAKKINDA
Miçotakis’e gel bir yemek yiyelim dedim. Vahdettin Köşkü’nde yedik. ortamızda üçüncü ülkeyi ve şahısları sokmayalım dedim. Biz ne yapacaksak direkt sınır kurarak görüşelim dedim. Ortadan geçti 3 hafta, bir ABD seyahati. Kongre’de bizi imada bulunarak maalesef aleyhimizde bir çok şey söyledi. Davos’ta da emsal şeyler yaptı.
Yahu biz Türkiye’yiz ya. Bir kabile devleti devleti değiliz. Ondan sonra Türkiye bize şöyle yaptı bu türlü yaptı diyorsun.
Türkiye’ye karşı olumsuz bir adım attığın vakit halkıma benim anlatacağım güçlü materyalim olması lazım. Efes tatbikatı bunları çıldırttı. Bunlar da sonra birtakım tatbikatlar yaptılar. Bundan sonra Miçotakis ile görüşmem kelam konusu değil. Yunanistan’ın dürüst olmayan tavrına son vermesi gerektiği kararı aldık.
Yunanistan’da 9 adet Amerikan üstü var. Bunları Adalar’a yerleştirme fikirleri var. Uçak almamızı istemiyorlar, Türkiye’ye vermeyin diyorlar. Verirler ya da vermezler, hiç değerli değil.
AYRINTILAR GELİYOR…