ANKARA (İGFA) – Depremin olduğu saat 04.17’de konuşan DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, en kıymetli gündeminin sarsıntı olduğunu ve sarsıntısı unutturmayacaklarını söyledi.
Babacan, depremzedelerin birinci 48 saat “devlet yoktu” dediğini hatırlattı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “ihmali örtmeye çalıştığını” savundu.
Elâzığ ve İzmir sarsıntılarından sonra, “Bir gün burası da Elazığ’ın, İzmir’in mukadderatını yaşarsa; benim için, ailem için yahut rastgele biri için ‘melek’ oldu diye iyileştirmeler yapmayın. Hakkımızı arayın” diyen ve sarsıntıda Kahramanmaraş’ta ömrünü yitiren üniversite öğrencisi Şeyma Gökkaya’yı hatırlatan Babacan, “Şeyma’nın kelamlarını kimseye unutturmamamız gerekiyor. Verdiği misyonu yerine getirmek zorundayız. Hoşlar hoşu Şeyma kardeşimin, sarsıntıda kaybettiğimiz on binlerin, konutu barkı, iş yeri yerle yeksan olmuş yüz binlerce dostumun, arkadaşımızın hakkını arayacağız” diye konuştu.
DEVA Partisi’nin sarsıntıdan evvel ve sonra hazırlıklar yaptığını söyleyen Babacan, sarsıntıdan sonraki birinci 2 ve 3 günde yaşanan ihmallere ait sorularını da yineledi.
YAZIKTIR, GÜNAHTIR, ZULÜMDÜR!
Afet bölgelerinde hala barınma sıkıntılarının devam ettiğini kaydeden Babacan şöyle devam etti:
“Aradan geçen şu son 60 güne bir bakın. Erdoğan bu tek kişilik sistemin gücüyle, ihmali, kusurları örtmeye çalışıyor. Bahisleri kapatmaya çalışıyor. Bol bol temel atma… Attığınız temeller, kaybettiğimiz canları geri getirmiyor ki. Varsın onlar örtmeye çalışsın. Biz, yıkılmış sokaklarda benim yüzüme ‘Benim çocuğumun bana cenazesini vermediler’ diye feryat eden anneyi, ‘Başkanım, buraya kimse gelmedi, televizyonlar doğruları göstermiyor’ diyen genç arkadaşımı, yıkılan konutundan çıkardığı çaydanlığı ile bize canhıraş çay ikram etmeye çalışan güler yüzlü ablamı hiç unutmadık. Hâlâ barınma sorunu devam ediyor. Hâlâ çadıra ulaşamayanlar var. Konteynerler yetmiyor. Hâlâ tuvalet sorunu, duş sorunu, pak içme suyu sorunu devam ediyor. Gidip görüyorum. Çadır kentleri, çadır bulamayıp hâlâ otomobilde yaşayan insanları görüyorum. Yakılan sobaların dumanı altında zehir solumak zorunda kalan yüzlerce çocuğun olduğu çadır kentleri ziyaret ediyorum. Yazıktır, günahtır, zulümdür” diye konuştu.