ABD’nin eski Azerbaycan Büyükelçisi Matthew Bryza, CNN TÜRK’te Hilken Doğaç Boran’ın sorularını yanıtladı. Bryza, Yunanistan’ın Türk jetlerine radar kilidi atmasının “sorun” olduğunu ifade etti. ABD Meclis Başkanı’nın Ermenistan ziyaretinin ise, ABD’nin dengeli duruşunu bozduğunu söyledi.
Bildiğiniz gibi Ankara-Atina hattı gergin. Yakın zamanda karşılıklı atışmalardan sonra Türkiye, Yunan S-300’lerinin Türk jetlerine kitlendiğini öne sürdü. Yunanistan iddiayı reddetti. Türkiye konuyu NATO’ya taşıdı. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle beni konuk ettiğiniz teşekkürler. CNN Türk ile konuşmak benim için her zaman bir onurdur. Bir NATO üyesinin başka bir NATO üyesinin jetlerini hava savunma radarları ile işaretlemesi her zaman sorundur. Özellikle de bu radarlar Rus yapımıysa… Eve Türkiye böyle bir iddiayı ortaya attı, Yunanistan da reddetti. Türkiye bence sağduyulu davrandı ve argümanlarını, elindeki bilgileri NATO’ya taşıdı ve bu meseleyi NATO’nun içinde çözmesi için bir fırsat tanıdı. Bu, çok sorumlu bir yaklaşım. Bu görüşmelerin özelde yapılması halka açık yapılmasından çok daha doğru. Şunu da ekleyeyim. Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Kriakos Miçotakis’in Washington’a gidip Kongre’de yaptığı konuşma yüzünden büyük hayal kırıklığına uğradı. Erdoğan bu konuşmada, Yunanistan’ın Türkiye’nin 40 yeni ABD F-16 jeti ve 79 modernizasyon kiti almasının aleyhinde lobi yapmayacağı yönündeki “ortak anlayışın” ihlal edildiğini düşündü. Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan F-16 anlaşmasını, Rus yapımı S-400’lerin alınmasından sonra ABD’nin Türkiye’yi F-35 programından çıkarması ile yükselen gerilimi düşürmek için bir yol olarak görüyordu. Yani burada bir etki, tepki durumu söz konusu. Bence Türkiye gerilimi düşürmeye çalışıyordu ancak Başbakan Miçotakis olayı tırmandırdı. Bunun üzerine Erdoğan tabii ki memnuniyetsizliğini ve öfkesini halka açık bir şekilde dile getirdi. Bu da Yunanistan’ın Türk jetlerine kilitlenme iddialarına kadar geldi. Umarım NATO bu gerilimi düşürebilir.
Bildiğiniz gibi Kiev yakın zamanda bir karşı taarruz başlattı. Rusya’nın işgal girişimini sekteye uğrattı. Uzmanlara göre bu taarruzla birlikte diplomatik çözüm ihtimali daha da arttı. Siz ne düşünüyorsunuz?
Katılıyorum. Bence başkan Putin Rusya’nın kazandığını, Ukrayna’yı bombardımanla yok ederek daha fazla toprak kazanabileceğini düşündüğü zaman müzakereye yanaşmıyordu. Şimdi işler değişti. Bence Putin, Ukrayna’nın Rus işgal gücünü alt edip büyük bir kısmını yok etmesine çok şaşırdı. Rusya’nın bu savaşı kazanma şansı olduğunu düşünmüyorum. Bir çıkmazın ötesine gidilebilecek mi? Bunu göreceğiz. Eğer durum çıkmaza dönerse o zaman müzakere ihtimali daha da artar. Geçtiğimiz Mart Türkiye’de ortaya çıkan çözüm üzerinden devam edileceğini düşünüyorum. Rusya, 24 Şubat’tan bu yana işgal ettiği topraklardan çekilir. Ukrayna jeostratejik olarak tarafsız kalma, NATO’ya girmeme sözü verir. Daha sonra taraflar Kırım ve Donbas’ın hukuki durumu hakkındaki müzakereleri 15 yıl erteleme kararı alır. Ama Ukrayna askeri avantajını bastırmayı sürdürür, Rus ordusunu yok ederse,,, Donbas ve Kırım dahil tüm topraklarını geri alana kadar savaşmaya devam etmek isteyecektir.
Kış giderek yaklaşıyor, şu anda Rusya’ya yönelik yaptırımlar var. Ancak kış geldikçe Avrupa’da özellikle enerji konusunda önümüzdeki aylarda sorunlar patlak verebilir. Rusya enerji tedariğini keserse Avrupa’nın başı belaya girer. Tecrübeli bir diplomat olarak sizce Batı Rusya’ya karşı birlik olabilecek mi yoksa artan enerji fiyatları karşısında dağılacak mı?
En önemli soruyu sordun. Batı yaptırımları ve özellikle ABD’den gelen askeri desteği sürdürdükçe Ukrayna kaybetmeyecek, Rusya kazanamayacak. Ya çıkmaza girilecek ve müzakere edilecek ya da direkt Ukrayna kazanacak. Şimdiden hangisi olacağını söylemek zor. Avrupalılar şu ana kadar çok cesur davrandı. Almanya bile. Doğal gaz depolarını planlanandan önce %80-85 seviyesine kadar doldurdular. AB Komisyonu başkanı von Der Leyen’e göre bu kışı Rus gazı olmadan geçirmeye hazırlar. Ancak Rus gazı olmazsa kış zor geçecek. Almanya’da fabrikalar kapanacak. Bence haneler ısıtmadan yoksun kalmayacak. Ama fabrikalar kapanacak, dolayısıyla ekonomi yavaşlayacak, insanlar işinden olabilir. Yani gerçek sınama bu olacak. Ama aynı zamanda Rusya da doğal gaz gelirine muhtaç. Onlar da ancak bir yere kadar dayanabilir. Bunların hepsi şuna işaret ediyor. Başkan Putin geleneksel büyük Rus lider hamlesini yapıyor. Kendi halkının Avrupalıların kabul edeceğinden daha fazla zorluğa dayanabileceğini varsayıyor. Rus liderlerin geleneksel yaklaşımı bu. Bence bu çok korkunç. Ama olay bundan ibaret. Avrupalılar şimdiye kadar dayandı, ama hava soğudukça ne olacağını göreceğiz.
Bildiğiniz gibi Azerbaycan ve Ermenistan arasında 2020 savaşından bu yana en büyük çatışmalar yaşandı. İki taraf da büyük zayiat verdi ve birbirlerini suçladı. Sizce durum daha da tırmanacak mı? Eğer tırmanırsa kontrol altında tutmak için ne yapılmalı?
BRYZA: Bence daha tırmanmayacak. Kimse bu sefer ilk kimin ateş ettiğini bilmiyor. Çünkü bu, çatışmanın başlangıcı olarak hangi tarihi aldığınıza göre değişir. Evet karşılıklı büyük bir bombardıman oldu, 200’ün üstünde Ermenistan, 100’e yakın Azerbaycan askeri ölmüş olabilir. Bu korkunç. Ama henüz resmen belirlenmemiş sınırdaki bu çatışma aylardır devam ediyor. Hatta bir yılı aşkın süredir devam ediyor. Ve iki taraf liderlerinin söz verdiği şeyi yapana kadar da devam edecek. Uluslararası sınırların belirlenmesi ve bir barış antlaşması için masaya oturmaları gerek. Azerbaycan barış ve yeniden inşa sürecine geçmek istiyor. Bu yüzden geri alınan topraklarındaki altyapıya milyarlarca dolar yatırım yapıyor. Buradaki muazzam yatırımı ve inşaat projelerini bizzat gördüm. Azerbaycan 10 Kasım 2020’de 11 Ocak 2021’de Ermenistan ve Rusya ile ortak altyapı kalkınma anlaşmaları imzaladı. Çünkü Azerbaycan bu kalkınmanın çıkarına olduğunu biliyor. Bildiğimiz iki şey daha var. Başbakan Paşinyan ilerleme konusunda samimi. Daha da önemlisi siyasi rakipleri, ki bunların arasında ABD ve Fransa’daki Ermeni diasporası mensupları da var, Ermenistan’ın kabul etmeye zorlandığı şartlar altında bir barış istemiyor. Onlar Paşinyan, Aliyev ve Putin’in Kasım 2020’de mutabakata verdiği barış açıklamasından çekilmek istiyor. Çatışmanın sürmesini istiyorlar. Bence bu son çatışmayı da onlar körüklüyor. Paşinyan istemiyor, Aliyev istemiyor, muhalefet istiyor olabilir ancak Ermenistan’ın böyle bir savaşı sürdürecek askeri kapasitesi yok. Rusya da kesinlikle istemiyor. Rusya ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün Paşinyan’ın askeri müdahale talebini reddetmesi de bunu kanıtlıyor. Örgüt, bir takım gözlemcilerin ya da bir misyonun gönderilmesine karar verdi ancak asker göndermediler. Ermenistan da haklı olarak bunun Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün “Kolektif Güvenlik” hükmünü ihlal ettiğini söylüyor. Yani Paşinyan’a karşı olan bazı kesimler dışında kimse savaşmak istemiyor. Kendisi de zaten onları bir buçuk yıl önce meclis seçimlerinde yendi.
Peki sizce ABD’nin buradaki rolü nedir? Meclis Başkanı Nancy Pelosi çatışmalardan hemen sonra Ermenistan’a gitti. Azerbaycan’dan sert tepki geldi. Sizce gerilim yüksekken bu seyahatin nasıl bir etkisi oldu?
Kesinlikle yardımcı olmuyor. Biden yönetimi’nin de buna katıldığını görüyoruz. Dışişleri Bakanı Blinken New York’ta Azerbaycan Dışişleri Bakanı Bayramov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Mirzoyan ile bir araya geldi. Görünen o ki ABD’nin Yürütme organı dengeyi yeniden tahsis etme ihtiyacı hissetti. Bu denge, Temsilciler Meclisi Başkanı’nın tek bir tarafı destekleme kararıyla bozulmuştu. ABD tarafsız bir arabulucu olmaya çalışıyor. Şunu da unutmamalıyız. Başkan Pelosi’nin Ermenistan ziyareti yalnızca kendisinin duruşunu temsil ediyor. Kendisi ABD hükümetinin bağımsız bir kolunun yarısını yönetiyor. Temsilciler Meclisi, yani Kongre’nin yarısı. Dış politika ABD Kongresi tarafından belirlenmez. Yürütme tarafından belirlenir. Onun başında da ABD başkanı vardır. Dış politikanın başında da Dışişleri Bakanı vardır. Kongre bu süreci etkilemeye çalışır. Başkan Pelosi de bunu yapıyor. Ama aslında iç siyasete oynuyor. Amerika’daki Ermeni toplumunun kuvvetli olduğu Kaliforniya’daki seçmenleri hedef alıyor. Çünkü Kasım’daki ara seçimleri düşünüyor. Bakan Blinken’ın ABD’nin tarafsız olduğu ve kalıcı bir barış için iki tarafa da elinden gelen yardımı yapmaya hazır olduğu fikrini yeniden kurmaya çalışması oldukça faydalı.