Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş, mümkün Suriye harekatını kıymetlendirdi. Medyascope’ta kaleme aldığı yazıda, “AKP iktidarı Türkiye’yi savunmak için değil, başta Kürtler olmak üzere Suriye halklarının iradesine müdahale etmek için Suriye’de savaş yürütüyor” sözlerini kullanan Demirtaş, ‘Suriye’de yeni savaş’ argümanlarına ait “İçeride her tarafıyla tam bir dağılma ve çöküş halinde olan AKP-MHP iktidarı, yeni bir askeri harekâtla Suriye’nin Kürt bölgelerindeki işgali genişletmeye hazırlanıyor” dedi.
‘BEKA SÖYLEMİ YİNE ISITILACAK’
Demirtaş, yazısında şu tabirlere yer verdi:
“İçeride her tarafıyla tam bir dağılma ve çöküş halinde olan AKP-MHP iktidarı, yeni bir askeri harekâtla Suriye’nin Kürt bölgelerindeki işgali genişletmeye hazırlanıyor.
Bu sayede beka söylemi tekrar ısıtılacak, şoven milliyetçi bir dalga yaratılarak iktidarın yaşadığı dağılma ve çöküşün önüne geçilmeye çalışılacak.
Harekat için düğmeye basıldığında, yandaş televizyon kanalları yirmi dört saat savaş yayınına geçecek, ellerine çubuklar tutuşturulmuş muhteşem analistler renkli bir haritanın önünde coşkuyla sunum yapacak, bir yandan da şöyle şeyler söyleyip duracaklar: “Bu harekatı desteklemeyenler terör yandaşıdır. Yani ya bizdesiniz ya da terörist! Ortası yok.”
Peki gerçek o denli mi? Burada, muhalefetin birlik halinde alacağı tavır belirleyici olacaktır. Zati kimi muhalefet başkanlarının, mümkün Suriye harekâtına kuşkuyla yaklaştıklarını belirten açıklamaları oldu.
Sanırım pek çok kişi kanlı oyunun farkında. Kimler bu oyuna gelmeyecek ve savaş çığırtkanlarının kuyruğuna takılmayarak Türkiye’nin geleceğinde kelam ve karar sahibi olacak, bunu daima birlikte göreceğiz.
‘İÇ SAVAŞIN BÜYÜMESİNDE İKTİDARIN BÜYÜK SORUMLULUĞU VAR’
Atatürk’e atfedilen meşhur bir kelam vardır, “Eğer nitekim mecbur değilseniz savaş cinayettir.” Türkiye gerçek bir tehditle, ağır bir hücumla karşı karşıyaysa ve diplomasinin tüm imkanları kullanılmasına karşın bunlar ortadan kaldırılamıyorsa elbette kendini savunma hakkı vardır. Lakin Suriye konusunda durum bu türlü değil. AKP iktidarı Türkiye’yi savunmak için değil, başta Kürtler olmak üzere Suriye halklarının iradesine müdahale etmek için Suriye’de savaş yürütüyor.
Suriye’de iç savaşın büyümesinde AKP iktidarının büyük sorumluluğu var. İktidar daha işin en başından bu yana, Şam idaresiyle ve Kürtlerle temelli bir diplomasi yürütmeden, destekleyip silahlandırdığı radikal güçler aracılığıyla vekalet savaşı verdi ve durumun daha da kötüleşmesine yol açtı. Ne Şam idaresi ne de Kürtler, Türkiye için rastgele bir tehdit oluşturmamalarına karşın, AKP iktidarı birini “katil Esed” oburunu de “terörist” ilan edip iki yapıyı da tanımayarak tüm diyalog kanallarını kapattı.
‘SUUDİ PRENS MELEK OLDUĞU İÇİN Mİ ONUNLA GÖRÜŞTÜNÜZ?’
“Koskoca Türkiye katille, teröristle mi görüşecek!” diyenler varsa buna fakat gülünür. Yeniden de güldükten sonra kendilerine hatırlatalım, Suudi Prens melek olduğu için mi onunla görüştünüz? Birleşik Arap Emirlikleri Prensi zemzem suyuyla mı yıkanıp geldi de onunla görüştünüz? İsrail ile görüşmeye ne demeli? Pekala ya Taliban önderleriyle görüşmeler? Mısır’daki “darbeci Sisi” ile görüşme hazırlığı?
Dünyanın bütün devletleri ve silahlı yapıları sütten çıkmış ak kaşık da sıra Kürtlere ve Şam idaresine gelince mi “terörist” ve “katil” oluyorlar? Daha dün sarılıp öpüştüğünüz Putin, İdlib’de 34 askerin katledilmesinden sorumlu değil mi?
Ortada savaşı, hele hele en küçük bir meşruiyeti olmayan işgali gerektirecek hiçbir şey yokken sadece seçim kazanmak için girişilecek bir harekâtı, “vatan savunması” diye pazarlamaya çalışanlara kimse kanmamalıdır. Bu türlü bir harekât vatan savunması değil, lakin seçim çalışması olur.
Türkiye tehdit altında olursa ve hakikaten öbür hiçbir seçenek kalmamışsa silahlı güçler, ordular Türkiye’yi işgale kalkıyorsa tamam, daima birlikte gövdemizi taşın altına koyalım. Ama AKP-MHP’ye seçim kazandırmak için devreye sokulacak kanlı bir oyuna payanda olmak, suça ortak olmanın yanı sıra tarihi bir kusur yapmak manasına gelir.
‘HAREKAT İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI’
Görünen o ki, Suriye harekâtı için geri sayım başladı. Milletlerarası toplum ve bölgesel güçler dahil olmak üzere herkes bu harekâta karşıyken, içerideki ekonomik kriz tam çöküşe hakikat giderken Türkiye’yi sonu meçhul bir maceraya, bir bataklığa sürüklemenin vebali ağır olur.
Savaşın getireceği ekonomik yük iktidar ve yandaşlarının değil, geniş halk kısımlarının sırtına binecek. Onların ejder meyveli, ballı, hurmalı, manda yoğurtlu sofralarından hiçbir şey eksilmeyecek lakin halkın sofrasındaki ekmeklerden biri daha eksilecek. Saray sofrası ile halk sofrasının durumunun görülmemesi, konuşulmaması için de “vatan, millet edebiyatına” büyük bir gaz verilecek. Ekonomik krizin, “içinde bulunduğumuz şu güç günlerde” konuşulması bile engellenecek.
Böyle bir savaş ülke ve halk faydasına değil, olsa olsa AKP-MHP iktidarı faydasına olur. Münasebetiyle halkı düşünen ve demokrasiyi savunan her kesim savaşa karşı sesini cesurca yükseltmelidir.
‘SAVAŞA VE İŞGALE HAYIR!’
Kimse Anadolu’nun fakir çocuklarını seçim propagandasında kullanmak için cepheye süremez. Savaşa ve işgale hayır!
HDP, savaş siyasetlerine da dikkat çekmek için 6 Ağustos Cumartesi günü Diyarbakır’da, 7 Ağustos Pazar günü de İstanbul’da miting düzenliyor. Barış isteyen herkesi bu mitinglere katılmaya, barışı haykırmaya davet ediyorum.” (HABER MERKEZİ)